Bu Bahar İstanbul’un İlk ve Son Baharı Olacak

Pire🚲 ile “TÜRKİYE TURLARI” Stanpoli Gezileri: Gün 11

Bisiklet bir tutkudur, bir yol masalı dostudur, gönülçelen bir sevdadır. Bisikletle memleket yolculuklarını düşünde gören biri yol sevdasına tutulduğu aşkını ömrü buyunca unutmaz, yaşadığı sürece onu hep arar durur… Bisikletim #pire🚲 ile Türkiye Turları ~ “İstanbul” tarih & kültür gezilerimin anı notları…

Evde Dinlenme

Bugün tura çıkma yerine evde kalıp dinlenmeyi ve uykulara “güle-güle” diyen bir esinti yazısını kaleme almayı seçtim… Bu makale için seçtiğim sevgili Avni’ye de bin selam olsun… Hep güldürürdü beni… sizin de neşeniz bol olsun…

İşte Bunlar Hep Demokrasi

Pes diyorum dünyadan haberleri izledikçe, pes, pes, pes……..

Bu kadarını valla şu paparazzi magazin programlarının müdavimleri bile akıl edemez!!!!

Namus, fetih, muzaffer denildi mi kimselere yol vermeyenlerin, insana böcek muamelesi eyleyenlerin yaptıklarına bakın bir hele.

Yeminle şaştım kaldım, meğer te-be-me-me oldum olalı herkesi nasıl da uyutmuş demokrasi masallarıyla!!! Başka da söyleyecek sözüm yok, dilim tutuluyor. Namusu, cengi, fıtratı bir karış bebek bezinde arayanlara duyurulur!!!!

Sadece gazetelere değil canlı çevreme göz attığımda da, insanların birçoğunun bu kadar ‘mutlu’ olduklarına şaşırıyorum. Şaşırmakla kalmıyor, ibretle izliyorum. Önüme gelene anlatıyorum. Yıllar önce bir arkadaşım: “Tabii afyon bizde bol da ondan” demişti.

Olabilir mi?

Ben bugüne kadar afyon yutmamış biri olarak ne diyebilirim ki?

Köpürme-Köpürttürme

Yeri gelmişken şöyle bir sorsam… Face’de de, Insta’da da dans edenleri görüyorum. tİKtOK’u filan zaten bir tarafa yatırdım. İşte bir tarafta çılgın bir isyan diğer tarafta bol mezeli bir nisyan…

Marslılar hiç bu topraklara gelip görmüş mü, görüp de arkalarına bile bakmadan toz olmuş mu acaba merak ettim.

Misal bendeniz Küba’da bol köpüklü deniz-kum tatili hiç yapmadım; yapamadım. Ama Londra’da kaldığım yıllarda Latin arkadaşlarımla devamlı olarak iç içeydim ve aralarında bir tek bile afyon çekene rastlamadım. Çünkü dumanlı havaları soluyarak uzun demokrasi kavgaları vermişler olarak palavra yutmak adamların cebirlerinde yoktu.

Ha, harbi afyon çekene de saygı duymasam da anlamaya çalışırım. İçeni anlayabilirim de üstelik; mesela hiç gitmek istemeyeceğim ülkeler arasında gitmediğim halde Mısır ve Hindistan’da bolca gördüm onlardan. Çünkü o kimlikten arkadaşlarım da oldu bolca, ondan böyle söylüyorum.

Mutluluk Kalptedir

Ama şu Latinler, Che’min ülküdaşları başka. Hayır, onlar aşırı içmiyordu, hatta sigara, puro içenine bile az rastladığımı söyleyebilirim. Türkiye’de yaşayanlar gibi Türkiye’den Londra’ya gelenler daha fazla tüketiyordu. (Sanırım hasretlik ağrısından olsa gerek, karın ağrısından değil yani!) Ha, yalnız bir ayrıntıyı atlamayayım. Bu Latin kardeşlerim acayip rom içiyorlardı (tıpkı biz rakıkolikler gibi) ve şişeyi ağızlarına dikmeyi felaket seviyorlardı; ama bu insanı mutlu etmez ki, olsa olsa sarhoş eder.

Gittiğimden değil ama biliyorum. Bir tek çocuk yok ki orada sokaklarda dilenen, hepsi pırıl pırıl ve neşe içinde okullarına gidip geliyorlar yalnızca.

Ev ziyaretlerinden, halk etkinliği dönemlerinden, festivallerden de hatırlıyorum. Sonraki yıllarda dolaştığım onca ülke arasında bile ben çocukları bu kadar mutlu başka hiçbir halk görmedim.

Ya, herkes mi böyle? Memnun olmayan bir kesim de vardır mutlaka, ama bunların oranı bize göre eminim taban seviyesindedir. Umudum Castro sonrası Küba’nın da bizlere benzememesi. Benzediklerinde görecekler “afyon” neymiş!!! Parlamento, namus, fetih, cenk, seçim sandığı palavraları, entrikalar, demokrasi oyunları, vatan-millet-sakarya, dinsel hurafeler, hamaset zırvaları, tacizler, tecavüzler, çoluk çocuğa, kadına türlü türlü şiddet, saldırganlıklar, küfürler, telekulak dinlemeler, iç güvenlik hırpalamaları falan filan…

Bizimkisi gibi koskoca ülkeler halkını koruyamazken kasırgalardan, tayfunlardan, ufaklık bir Küba halkından tek bir ölen olmuyor o muhteşem iklimlerde. Ne ilginç değil mi?

Falcının Bilemeyeceği Düşler

Bir yer düşünüyorum… İş güvenceniz yerinde; eğitim ve sağlık probleminiz yok, aç da değilsiniz (acep bizim ülkemizde kaç kişi bunlara sahip?!), mutlu olmamak için bir neden olabilir mi?

Bir yer düşünüyorum, palavra sıkan politikacıların olmadığı. Evet, bir yer düşünüyorum… gazete manşetlerine baktığımda memleketin fotoğrafını çeken iktidar ve muhalif parçaların 180 derecelik cambazlar gibi birbirini yalanlayamadığı.

Bir yer düşünüyorum… yalakaların, iktidarlara yaranmak için popo yalayıcıların dürüstlerden, harbi muhaliflerden sayıca daha fazla olmadığı.

Düş gibi ama bu yaşadığım memlekette bence asla olmaz. Genetik yapısına aykırı. O yüzden (bazıları ben böyle deyince kızıyor ama) bunlar burjuvazinin demokrasi oyunlarıdır oyuna gelmeyin diye… Çok uzak değil şöyle bir 2007 ve sonrasını hatırlayın. Gündemi karıştıran, normal bir insan yaşantısını alt üst eden Ergenekon, balyoz, çekiç, hart-hurt tezgâhları… Bir vakitlerde paralel, çözüm, şah-mat… Şimdilerde rüşvet skandalları, cennet adacıklar, kara para sabunlamalar, itiraflar, iftiralar, çocuklara sarkıntılıklar ve kadınlara alçak zaviyeden bakış açısı vesaire maskaralıkları… Yarın için fal baktırmanıza gerek yok yani…

Kusur Kimde?

Bence bütün suç mozaikte… Dilim dilim, tuz buz, parça parça olmuş kültürel farklılıkları hadi sıkıysa bir araya getirin… Birçok yerde denenmiştir ama tarihsel ekonomik ömrü uzun olmamıştır… Ahanda Yugoslavya, Çekoslovakya, eski SSCB toprakları vesaire. Orta Doğu’ya hiç girmeyeyim… Burada da olması çok güçtür… Ben ki zaten hiçbir zaman inanmamıştım “biz kocaman bir toplumuz, zenginliğimiz mozaiğimizdir” palavralarına… Sadece kimi dönemlerde uysal yaşamayı becermiştik yan yana; ama arka planda esrarengiz diş bilemeleri eksik etmeyerek…

Meclis aritmetiğine bakın bir kere… Sizi gerçekten temsil eden birileri var mı? [Ha, var diyorsanız zaten bu yazı sizin için yazılmadı ki!]

Neyse uzatmayayım: Keşke kıytırık cep telefonlarımız olmasaydı da, bu ülkede herkes okuma yazma bilseydi, ya da bir kitap okumayı becerebilseydi… ya da kitap alacak parası olmadığı için çocuğunu okutamayan kimse olmasaydı, insanlar hastane kuyruklarında, ameliyat zamanı gelene kadar çoktan ölmeseydi, ya da ilaçsızlıktan!!!! Vesaire… vesaire…

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Kısmetse yarın büyük Haliç gezimle devam edeceğim.

***…***

(*) Önceki Makale: İSTANBUL TURLARI ~ Maçka Parkı

(*) Sonraki Makale: İSTANBUL TURLARI ~ Golden Horn I (Şişli-Eminönü-Ayvansaray)

Bir sonraki “İstanbul Gezileri” ajandasında görüşmek üzere; sevgiyle kalın,

Gezenti Şeref

**GBT~2022/069**

>>> [iÇERİKdİZİNİ]

error: Content is protected !!