Ütopyanın en heyecanlı buluşma günündeyiz… Şimdi sizleri bisikletimle tanıştırma şerefine nail olmak üzereyim… Yolculuklarımın yegâne sevgilisi, Señorita “Pire🚲”ye bir merhaba demek ister misiniz? E, öyleyse buyurun kahve içmeye…
gEZENTİ şEREF ~ E-2017/055
Esinti Tarihi: Pazartesi, 24/07/2017
Velespit turnelerime başlamak için girişimde bulunduğum hazırlık dönemi tahmin ettiğimden daha fazla sürdü. Araya bir yığın bulanık sorun da girince süreç katlandı. Kumanda merkezine yerleşmem ayrı bir zamanlamaya denk geldi. Artık tüm bu hengâmenin geride kaldığını varsayarak İstanbul’da günübirlik idman turlarıma start verebilirim…
Pire🚲
Üstte fotoğrafta görüldüğü gibi bu Señorita “Pire🚲”.
Planladığım bütün velespit yolculuklarımda bana yoldaşlık edecek yegâne sevgili.
Sedef, Sedoş, Sedonna gibi çalımlı adlar piyasa yaparken neden böyle bir lakap buldun diye sorulabilir. Neden olmasın? Derim ben de.
Herkes pek meraklı ya; sadık çiftteker dostuna “şeytan”, “canavar”, “demir pençe”, “cesur yürek” tarzında kasıntı bir isim bulmaya. Ben her zamanki muzırlığımla velespitime layık bir isim buldum. Şimdi Pire🚲 için yorgan yakacak halim yok; onunla çok iyi vakit geçireceğime inancım sonsuz. Üstelik zırt orada, zırt burada sıçrayarak kat edeceğiz gönlümüzdeki mesafeleri.
Şimdi laf aramızda; Pire🚲 duyarsa bozum olur, onun pek duyması şu sıralar pek işime gelmez, esasen niyetim bir koleksiyon yapar gibi velespitler edinmek değil ama pek yakında kendisine dağ gibi yürekli bir hayat-kardeşi gelebilir. Tabii sırasıyla. Önce türlü aksesuarlı denemeler yapıp ona göre karar vereceğim. Çünkü Pire🚲 hassas dağlara bayırlara pek gelecekmiş gibi bir görüntü çizmiyor. Dayanıklılık mevzu bahis olunca, Dünya Turu’m için kendisini aşırı güven verici bulmuyorum. Bu yaştan sonra Prof. sertifikalı bisiklet tamircisi filan olmaya da niyetim olmadığından uzun yollara dayanıklı bir velespitin en azından beni sırtında konforlu taşıyabilecek bir bedene ve mekaniğe sahip olabilmesi asgari aradığım şartlardandır.
Velhasıl Pire🚲 bunun ne kadarını sağlayacak, hangi yollara keyfe keder oturacak, hangi yolları görünce ağlayıp sızlayacak, esasen onunla yapacağım “Uzun Muhabbetli” Türkiye yolculuklarımda el mi yaman bey mi yaman yaşayıp göreceğiz.
Ömrü Uzun Olur İnş!
Ancak şu bir gerçek; ömrünü tamamlayıncaya (yani bir hayli pestili çıkmış hale dönünceye, aktiflerde amortisini tamamlayıp hurdahaş hale geldiği varsayılana) kadar ondan vazgeçmek gibi bir niyetim yok. Giremeyeceği yollara, çıkamayacağı kayalıklara da zorla sokmam onu. Alırım sırtıma yaparım hiking’imi…
Zamanı gelince belki yaşlılıktan, belki de çürümeden dolayı emekliye sevk edeceğim onu. Ama başına öyle aman aman ciddi bir kaza gelmediği sürece bu çok ama çok uzun yıllar demek. Üstelik biz daha çakırkeyif henüz yolun başındayken bunları düşünmek, düşünceleri ise yazıya dökmek niye?
Yani “ön mekanik yürümüyor mu, az yapıştır bir tekme” bunun gibi şeyler işte…
Pire🚲 de bir istisna değil elbet. Tüm mekanik aksam ve dereler, seleden gidona, pedaldan jantlara kadar güçlü bir beden ve göller, nispeten enteresan yerler ve doğa, sonra şehirlere giren, şehirlerden ayrılan caddelerin götürdüğü yol kenarları, hemen hepsi durup bir nefes almak, bir öğle yemeği molası vermek, hatta güzel bir mekân bulup oraya kamp atmak ve/veya iki ağaç arasına bir hamak kurup şekerleme yapmaya girişmek için birer anımsatıcı değil mi? Ne yalan söyleyeyim; ben Pire🚲 ile çok iyi vakit geçireceğimden hiç kuşku duymuyorum. Nasıl demem lazım, yaman herifin birine gerektiğinde böyle yaman bir bisiklet işte…
Tasarımına benden tam dört dörtlük not…
Tabii ki Noel ağacı gibi ışıldayan bir reflektörümüz yok henüz, ama herhangi bir tünele girdiğimizde, bir nevi kanyon sürüşümüzde zamanı durdurabilecek klasik bir öngörümüz olabilir. Üstelik ayağımızın altında Shimano SPD sandaletlerimiz varken niye olmasın! Tamam… Anlaşılan o ki bazı şeyleri kırışacağız. Atla deve değil. Söz gelimi o kadar da abartılacak bir şey yok.
Amma ve lakin şu kadarını söyleyeyim; tecrübeli ve doğru bir tasarımla meydana çıkmış oldukça havalı bir velespit. Kim ne derse desin. Benim gönlümü fethetti bir kere. Üstelik albüm yapacak kadar ekonomik bir fiyat göstergesi var. Plakası en idareli olanlardan vesselam.
İlk Bakışta Yüreğim Yangın Yeri
Benzer alternatifleri arasından Pire🚲’yi neden seçtim kısmına gelince… Göz göze gelmek buna denir sanırım… İlk görüşte aşk!
Omuzlarım geniş değil, kollarım ve bacaklarım uzun değil, omuzlarım geniş gövdem de orta boy civarında, eh sırtım da pek sayılır, böyle kısalığa kısa bisiklet borusu ile yakıştırmaca yapınca Pire🚲’nin geometrisi bana çok uygun geldi. Üstünde dik ve rahat oturmamı sağladı.
Yani bazıları var ki illa vücuduna göre bir tasarım inşa edilmesini istiyorlar ve sipariş üzerine büyük bir karışımdan kendileri için bir bisiklet icat edilmiş olmasını tercih ediyorlar. Benim şimdilik böyle bir derdim olmadığından hazıra konmak varken niye üretimi bekleyeyim ki. Zati Pire🚲 hanımefendi bana has böyle bir karışımın buluşu. Evet, belki tekerleri manuel üretimden geçmemiş, krank mili göbeğine el emeği sürülmemiş, jantlara insan tırnağı değmemiş. Olabilir. İlk bakışta onun ne kadar hız yapabileceğini imgeleyebiliyorum. Hem de rampa aşağı değil basbayağı rampa çıkışlarında.
Eksikleri olacak tabii; ama dert değil yani…
Aslında bazı sıkıntıları yok değil. Önce düşündüğüm gibi, şöyle palabıyık bir gidonu olsaydı, mesela dedim; hiç fena olmazdı. Ama bir hanımefendiye palabıyık yakışmaz diye vaz caydım. Bir önceki yadigârımı aratmasın diye mi bilemiyorum geleneksel askı çubuğuna fit olurum dedim ama sonra bundan da vazgeçtim ve onun bu halini pek sevdim. Belki ileride bir değişimden geçeriz ikimiz de. Mesela bir matmazele yakışmayacak kadar sert ve kaba olan selesi şimdilik idare eder ama uzun yollarda kesin sıkıntı verecektir. Bu nedenle hem jel hem de ergonomik bir sele için kuyruğa girebilirim. Hele bu ülkenin zibidi toplumsal basiretlerinden dolayı olup olmadık yerde pedli tayt filan kuşanacağımı sanmadığımdan böyle Brooks bir sele akla mantığa daha elverişli sanki.
En çok merak ettiğim vaziyet planı ise yokuş yukarı ben dâhil aşırı yükle tırmanırken zincir dişlisinin salkımlı kasetinin nasıl bir performans sergileyeceği. Umarım bilhassa verimli ve de uzun ömürlüdür. Deneyelim bakalım, göreceğiz.
Bir diğer konu ise fren sisteminin çevikliği…
Ne yazık ki tüm bu mekaniğe bu özlü tanıştırma yazısında detaylı girmenin bir âlemi yok. Üstünden bir zaman geçsin belki değiniriz bunlara…
Doğrusu bisiklet ve bisiklet donanımı seçimi, bisiklet modifiyesi konusunda uzman biri değilim. Hatta fazla fikir sahibi olmadığımı belirteyim. Ben sadece kendi kullandığım malzemelerin yaşarken öğrendiğim kadarıyla bir eleştirisini yapabilirim, bunlar dışında fikir sahibi değilim. Olmak için herhangi bir çaba göstereceğim de tam bir muamma.
Pire🚲‘nin Donanım Mevzuu
Gerçi gördüğüm kadarıyla sizlerin de bisikletimin üzerindeki basit ayrıntılarla pek ilgilendiğiniz filan yok. Cıvataların, somunların kimsenin ilgisini çekeceğini düşünmüyorum haliyle. Ancak ola ki aranızdan heves belirtecek bir kaçınız çıkarsa diye şöyle teknik kısa bilgiyi bir liste halinde dökebilirim:
- Pire🚲: 2016 Model Sedona
- Kadro: 340
- Kadro Ölçüsü: 48
- Vites Sayısı: 3*9
- Maşa: Suntour Nex RL
- Vites Fren Kolu: Shimano Alivio ST-M4050
- Vites Ön: Shimano Alivio FD-T4000
- Fren: Shimano Alivio BR-M4050 160/160mm
- Aynakol: Shimano Alivio FC-T4060
- Kaset: Shimano CS-HG400-9 11/34
- Zincir: YBNS9S
- Jant Çemberi: Sedona DS21
- Hazne Ön: Shimano HB-RM33
- Hazne Arka: Shimano FH-RM33
- Lastikler: Schwalbe Delta Cruiser 700×38
- Boğaz: Easton EA50
- Gidon: Easton EA30
- Sele Borusu: Easton EA50
- Sele: Selle Italia X1
- Pedallar: WELLGO LU-C29
- Arka Bagaj: Zixtro Zix-Rack B Sele Borusuna Montaj
- Ayaklık: Stand Pat-77709
- Çamurluk: Polisport Michigan
***…***
Bisikletim Memleket Yollarına Uygun mu?
Gördüğüm kadarıyla memleketin inşa edilmiş çevreyolları, çoğu köy, kasaba yolları bisiklet sürüşleri için oldukça elverişli. Bazı kentlerde, özellikle sahiller boyunca ilerleyen bisiklet parkurlarını da eklersem hayatımı kolaylaştıracak bir sürü neden bulabilirim yolculuklarıma. Ha, bozuk yollar hiç mi yok? Olmaz mı? Tonlarca. Hadi bozuk yolları geçelim… Ya doğru dürüst inşa edilmiş karayollarında seyir eden araçların saçma sapan bir şekilde emniyet şeridine fırlattıkları cam kırıkları ile taş parçalarına ne demek lazım?
Neyse sanırım dikkatli bir sürüşle bunlar halledilir. Zaten başta sözünü ettiğim gibi Pire🚲’yi sivri taşlı yollara, karman çorman kayalık dağlara, balçığa batmış çamurlu yayla yollarına sokacak değilim. O eşkıya bir dağ bisikleti değil ne yazık ki, asil bir yol matmazeli.
İşte burada “backpacking” devreye giriyor ki bir yanda bisikletli “hiking”i, diğer yanda bisikletli “trekking”i kapsıyor, oluveriyor bir bike & hike!
Evet, memleketin her yolu aynı seviyelerde değil maalesef. Çoğu Avrupa ülkesinde de benzer bir durum söz konusu. Bu yüzden nitelikli, niteliksiz, ölçülü, ölçüsüz kıyas deryasına bulaşıp dert edineceğim bir mesele değil. Ve fakat, biz ikimiz bir fidan, kadromuz, borularımız, zincirlerimiz yaka paça kelepçelenip tecrit edilmiş ve pamuklularımız, sentetiklerimiz bermudamın hatları gibi mumlanmış olmasından acayip haz alıyoruz.
İlk yola çıkışlar ziyadesiyle önemli
Arızasız, kazasız, belasız… Elbette çeşitli maceralar yaşarken bunlardan kaçınmak öyle kolay değil. Arıza da olacak, belalar da… Ve her şeye rağmen Pire🚲’yle ben yol aldıkça neyimizin eksik olduğunu, nelere ihtiyaç duyduğumuzu, nelerin değiştirilmesi gerektiğini birlikte tecrübe edeceğiz. Velespit turculuğumuza yeni şeyler katacağız. Bakım ve yol kenarı tamirleri hakkında çok şeyler öğreneceğiz. Onun yumuşacık teninin her bir doku parçasına hassasiyetle dokunmak mı? Vışşşş!!! Eminim hepsi eğlendirici, keyifli, zevkli bir hava içerisinde geçip gidecek.
Ayrıca “Dünya Turu” ütopyası öncesinde bu tecrübeleri kıyasıya yaşamak iyi bir fikir. Böylelikle zamanı gelince sınırları geçtiğimde, yaban ellerde kendime olan güveni daha güçlü hissedebileceğim muhakkak.
Pire🚲’yi İstanbul’un Bahçelievler semtindeki ‘Nihat Bisiklet’ mağazasından 2.700,00- TL’ye hesaplı bir şekilde aldım. Arka bagaj, suluk ve matarası, 2 adet yedek iç lastik, bisiklet kilidi, çamurluklar mağaza sahibinin bana hediyesi oldu. Bunun için Mehmet ağabeye ne kadar teşekkür etsem az. Sağ olsun pek sevdik birbirimizi.
Üstüne Zixtro Robo Zi-011 yağmurluklu gidon çantasını, XBYC 813 Impertex su geçirmez 60 L arka bagaj heybe çantalarını, Shimano OXC bar end sol aynayı, Shimano Aim bisiklet zilini, Shimano Aim 5 Led ön farı ve arka stop lambasını, Krönyo Tayvan lastik tamir kiti ile Merida alyan anahtar setini, Sedona Gp-04 mini bisiklet pompasını ilave ettim. Ayrıca satın aldığım Sigma BC 8.12 km göstergesini monte ettim. Tüm bunlarla toplam ‘araç’ maliyetim 3.240,00- TL’ye fırladı.
E, Şimdi Ne Yapıyoruz?
Artık yola çıkmaya hazırım. Önce ufak tefek alıştırmalar yaparak Pire🚲’nin bana alışmasını sağlayacağım. Kısa zamanda kollarıma, bacaklarıma ve popoma düşkün olacağı konusunda tereddüdüm yok. Günübirlik turlarımda gerekli ayarlamaları yapma olanağını bulabileceğim.
Öte yandan…
Bir de 23 Temmuz tarihli “Ay Biçim Verir Ayaklarımdaki Tılsımlı Dairelere” makalemde bahsini yaptığım gibi kendime uygun bir seyir notası başlığı oluşturdum: “Şeref Sayman ~ Gezenti Şeref & Gezenti Bisiklet’in Turne Defteri”… Böyle başlayacak günlük seyir notlarım ve detaylı güzergâh bilgileriyle devam edecek. Edebiyatının sınır tanımaz akışkanlığı içinde. Bazen hüzünlü bir hava estirecek, bazen mizahın sempatik gücüyle güldürecek. Bol fotoğraflı bir aksiyon foto-romanı gibi bir havada başlayıp sona erecek. Tadı damağında bırakacak ki bir sonraki macera merak edilsin. Bakalım neler yaşanmış filan diye yayına girmesi iple çekilsin.
Neyse bu kadar kısa bir girizgâhtan sonra sanırım ilk turnenin kaydına başlayabilirim…
Bir sonraki esintiye kadar kalın sağlıcakla…
Mürekkebe banmış esintili Sevgilerimle,
Gezenti Şeref
***…***