Pire🚲 ile “TÜRKİYE TURLARI” Stanpoli Gezileri: Gün 5
Evde Dinlenme
Baldır bacak ağrısından bugün de gezi yapmaya kalkışmadım… Biraz daha dinlenmeye ihtiyacım var. . Nasıl olsa koca şehir bundan böyle benim sayılır. Kolay kolay çıkmayacağım buradan.
İstanbul’u gezmek istiyorum; belki son defa. Daha önce okuduğum sayısız kitaplar arasında kaybolarak dolaştığım İstanbul’da. Ve yine birkaç kitaba sığınarak yeni rotalar çıkardığım kentte. Kaybolan, değişen, orijinal özelliğini, anlamını yitiren şehri, çocukluğumun, delikanlılığımın, gençliğimin İstanbul’unu doyasıya pedallayarak turlamak. Görmek ve göstermek, yaşamak ve paylaşmak istiyorum aslında ayrıntıları, baş döndürücü hızla değişim geçirmiş ve geçirmekte olan ve maalesef artık eski filmlerde kalmış o şehri, kent kültürünü var eden her şeyi. Bir mücevher kutusundan dökülen değerli taşlar gibi. Geçmişten günümüze beni hatıralara boğan, duygu seline kaptıran hülyalı İstanbul’u modern hayatın kaosuna direnen son İstanbul’u bir kez daha gezmek; ve belki sahiden son defa… Üstelik gezerken geçeceğim yerlerde hangi müziği dinleyeceğimizi, hangi kitabı okuyacağımızı nerede ve ne yiyeceğimizi eklemeyi de unutmadan…
Büyülü bir yolculuk bu. Değişen İstanbul’da gezintiler… Biraz da edebiyat… Mevsimler ne olursa olsun doğduğum semti Kazasker Şakacı Sokak’ı hakkıyla hatırlamak. Eski dostlarla buluşmak, özlem gidermek…
“Öyle Bir Geçer Zamanki” dizisini bilenler anımsayabilir. 80’inci bölümden itibaren, hani Osman’ın büyüyüp ergen olduğu zamanlar, sıkça görünen sokak, “Şakacı Sokak”. İşte o sokak benim sokağım, o mahalle benim mahallem. Zaten temsil edilen rollerin ardındaki delikanlı şahsiyetler de Şakacı Sokak’ın gençliği. Kimi okuldan, kimi mahalleden, rakip de olsalar bazıları futboldan bazıları çocukluk oyunlarından, kimi aynı, kimi aynı dünya görüşünden, aynı tandanstan ve fakat bir garip rakip siyasetten arkadaşlarım. Diğer temsil edilen bazı karakterler de bu semtin ve çevresinin yaşamış veya hala yaşayan güzide insanları. Mesela kim Suadiye’nin ‘kırtasiyeci’ şair amcası, Arif Damar’ı unutabilir ki?

Rotalarımda baştan sona faydalandığım üç-beş kitabı da anayım isterim: Aydan Çelik, “İstanbul Bisiklet Rehberi”; Ayşegül Kaya, “İstanbul Bitmeden”; Murat Belge, “İstanbul Gezi Rehberi”; Aydın Boysan, “İstanbul’un Kuytu Köşeleri”; Ahmet Özbilge, “Fener-Balat-Ayvansaray”; vesaire…
***…***
(*) Önceki Makale: Belleğimde İstanbul Hatıralar Kolonyası
(*) Sonraki Makale: İstanbul’un Harika Sandık Odası
Bir sonraki “İstanbul Gezileri” ajandasında görüşmek üzere; sevgiyle kalın,
Gezenti Şeref