Ölmeden önce yapmak istediğim şeylerin listesi cebimde. Bisikletle ‘Büyük Türkiye Turu’; yani bir uçtan diğer uca memleket sevdası. “Sakın bisikletle gitme,” diyor yakınlarım. Gideceğim işte! Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Antalya’ya, İstanbul’dan Muğla’ya, Çanakkale’den Van’a, Bursa’dan Diyarbakır’a, Rize’den Urfa’ya. Hem de pusatların cirit attığı Şırnak’a, Hatay’a, Antep’e… Marmara’nın çağlayanlarında, Trakya’nın sarışın gündöndü tarlalarında, Ege’nin lacivert adalarında, Akdeniz’in mavi boyalı plajlarında, Karadeniz’in yaylalarında, Anadolu’nun platolarında, Toros Dağları’nda, Ihlara Vadisi’nde, memleketin bütün yeşilimtıraklarında, Mardin sokaklarında gezeceğim. Tunceli’ye yukarıdan bakan Munzur Dağı’nın tepesinde Pink Floyd dinleyeceğim. Milva ile birlikte “Çav Bella” diyeceğim. Inti-Illimani ile birlikte “Venceremos” diye haykıracağım.
gEZENTİ şEREF ~ E-2017/011
Esinti Tarihi: Cumartesi, 25.02.2017
Hey… Görüşmeyeli çok uzun zaman oldu! Gece köşeme biraz daha sessizce gelemez misin? Neden şu korkunç manzara karşısında acı içinde yüzümü buruşturmalıyım? Neden az biraz geri çekilip seni uzaktan seyretmeliyim? Pekâlâ. Şayet bu ikircikli bir rövanş değilse, öyleyse ne?
Bana nazik bir şekilde bakıyorsun, ama belki biraz öfkeli, ortaya soruyla karışık sert biçimde cevap yapıştırıyorsun, “Niçin beni bıraktın? Neden bazı şeyleri yavaş yapamıyorsun? Öyle görünüyor ki sen bu tür kazaları yaşamaktan zevk alıyorsun.”
Şeytanca tebessümde bulunuyorum.
Hayır. Ben senin üzerime titrediğini görmekten zevk alıyorum. Bu davranışı sergilerken tadını çıkarmama yardımcı olduğun için binlerce teşekkürler. Gözlerinin içine bir bakış atmam kâfi. Bütün şüphelerim dağılıyor o ela gözlerin bebeğinde.
Oysa dün ona her şeyi söylemeye çalışmıştım. Bilhassa onun benim için ne kadar önemli olduğunu. Benim de onun için. ‘Aşk acayip bir şey’ diye düşünecekti o. Tüm bu geçmiş yıllarda, tekrar ve tekrar, ve dün gece bir kez daha biz birbirimize deliler gibi âşık olduğumuzu anladık. Ve iki çılgın biz’in birbirine nasıl çılgınlar gibi âşık olup çılgıncasına sevdiğini birbirlerine deli olduğunu filan.
Hiç kimsenin boş zamanı yok aslında. Benim de. Senin de. Hayat öyle veya böyle devam ediyor işte. Aslında ben seni herhangi basit bir sebep için bırakmadım. Bir nedenim vardı elbette. Ama bunu şimdi konuşmanın ne bana, ne sana ne de ikimize faydası var. Yıllardır sana hasretim. Seni çok özledim. İşte şimdi, şu anda, sana yine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Seni yeniden gördüğüme o kadar memnun oldum ki. Belki hâlâ bulutsu düşlerimdesin. Ya da platonik hatıralarımda.
Ne fark eder?
Ama işte hayat sadece devam etmeyi beceriyor. Becermek sözcüğü ne kadar ayıp değil mi? Ama bunun kendisi hayat işte. Beceriyor. Becermesini öyle iyi biliyor, öyle güzel yapıyor ki becermesini. Yaşam devam ediyor. Sadece devam. Bir yerlerde yeni bir doğum hâsıl oluyor. Başka bir yerlerde bazı şeyler kayıp giderken. Doğum ile ölüm hem yan yana hem karşı karşıya. Diyalektiğin yasasına hep uymalı sanki. Bir tarafta meydana gelişin, yeniden bulmanın, tekrar kavuşmanın sevinci, diğer tarafta yok oluşun, yeniden kaybetmenin, yeniden çözülmenin izleri. Bir el tebrikler arasında yukarılara tırmanıyor sevincinden, diğer el gözyaşlarını silmeye çalışıyor üzüntüden. Ne bir heves, ne bir heyecan kalıyor geride. Hayat sonsuz halkalar içinde hareketini sürdürüyor sanki.
Ve ben o eski sevgilim, Orkide bisikletimi öyle özlüyorum ki…
Yalan değil ki
<*> Sadece bir rüya bu. Düş. Hayal bu, kurulur, görülür, kırılır ama tükenmez. Ben ki; aşağı eğilir, o kırıkları misketleri yerden kaldırır gibi toplayıp toplayıp yeniden kurarım. Topladıklarımı hayallerime eklerim.
<*> Önceden tertiplediğim bisiklet turlarımda cesur oluyor ve vatansız yaşamayı göze alıyorum. Kimliksiz ve aidiyetsiz. Sınırları feda etmelerini istiyorum karşıma dikilen beyinsiz otoritelerden. Neden mi? Topraklara el koymasınlar; diye…
<*> Niçin sınırların serbest kalmasını istiyorum? Basit. Çünkü benim gibi insanlar bu toprakların sadece geçici konuklarıdır. Biz gelir ve gideriz. Bir yerde yerleşmek gibi saçma sapan bir hayalimiz, bulanık bir düşüncemiz yoktur. Biz gittiğimiz bir yerde uzun süre kalmayız. Ama şu otoriteler… Onlar nedense hep orada, mekânlarına tıkılıp kalmış durumdalar… Onlar ki o toprakları işgal eden ‘rakip’ kuvvetlerdir…
<*> Ben mi? artık hep cesur oluyor ve kimliksiz yaşamayı göze alıyorum. Yıllar önce büyük bir heyecanla ve araştırmayla kaleme aldığım, ‘Köklerimle’ ilgili yazdığım anı-yaşam hikâyeleri çoktandır tamamlandı. Artık atalarımın nereden gelip nereye gittiğiyle ilgilenmiyorum. Pek enterese etmiyor beni artık. Ufukta çok daha heyecanlı maceralar bekliyor desem.
<*> Amma ve lakin en önemlisi… Risk almaktan hiçbir zaman çekinmedim bugün de çekinmiyorum. Yine yoluma çıkan her şeyi göze alıp, şansımı denemek istiyorum. Açıkçası, cesur oluyor ve öbür dünyalara hükmeden tanrılara değil bu dünyadaki hayata inanılan bir düzende yaşamayı göze alıyorum. Dünyaya açılmak da bu düşüncenin eseri…
<*> Kendime inandığım için kendim gibi oluyorum. Sadece benimle aynı kafada olanlarla paylaşıyorum hayatımı. Çılgın düşüncelerimi. Cevelan düşlerimi. Onları anlıyor, anlamaya çalışıyor, fikirlerine katkıda bulunuyorum. Onların da beni anlamaya çalışmalarına izin veriyor, katkıda bulundukları görüşleri tahammül içinde saygıyla dinliyorum. Dünyaya açılmanın, (bisikletle memleket turları), bu düşüncenin ürünü değil midir?
Çok Özel Bir Not
Bu özel not sayesinde: hayatıma iz bırakan, bilhassa hâlâ benimle birlikte hayatı paylaşmayı sürdüren herkese çok TEŞEKKÜR ederim. Hepinize minnettarım. Ve tabi ki mazide kalmış klasik bisikletim Orkide’ye de sonsuz telekkürler. Beni bugün bu bisiklet sevdasına tutkuyla “SEN” bağladın. Senin sayende unutulmaz deneyimler yaşadım. Bazen arada kötü tecrübeler de olsa genelde daha fazla iyiler öndeydi… Her acın beni daha kuvvetli yaparken, her kucaklayışın hep hınzırca tebessüm etmemi sağladı. Olaylar karşısında kendimizi kaptırıp birlikte attığımız kahkahalar bana bugün düşlerimin peşinden gitmeme güç veriyor. Hatıraları yaşatmak böyle güzel, böyle zevkli bir duygu işte. Hayatıma bıraktığın en güzel izler için sana çok TEŞEKKÜR ederim… Sen şimdi bu veya şu münasebetle bir yerlerde olabilirsin, ama şunu yüreğimin en derinde hissettiklerimle söyleyebilirim:
Bu hayat yolculuğumda benimle olduğun için TEŞEKKÜRLER!!!
Bir sonraki esintide görüşmek üzere…
Mürekkebe banmış esintili Sevgilerimle,
Gezenti Şeref
***…***